8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

 

 

“Kadın,

 

Anadolu kadını, gazi kadın, köylü kadın, emekçi kadın, işçi kadın, memur kadın, pilot kadın, temizlikçi kadın,çaycı kadın, doktor kadın, hakim kadın, asker kadın, fabrika işçisi kadın, sanatçı kadın,

 

kadın,her yerde kadın,

ana kadın, şehit anası kadın, bacı kadın, eş kadın, hayat arkadaşı kadın, evlat kadın

 

kadın,kadın…..

hayatımızda daimsiniz…”

 

Yıl 1857 ABD’nin New York kentinde bir dokuma fabrikası… Çok ağır çalışma koşulları, çok uzun iş günleri ve buna karşın çok düşük ücretler.

Koşulların her geçen gün daha da dayanılmaz hale gelmesi, kadın işçilerin artık tahammül sınırını zorlamaya başlıyor ve “Daha iyi koşullarda çalışmak, 10 saatlik iş günü, eşit işe, eşit ücret…” talepleri ile grev kararı alıyorlar; 8 Mart 1857’de New York’taki tekstil işçisi kadınlar, 40.000 kişi olarak greve çıkıyor.

Bu grev, ABD’deki ve dünyadaki işçi mücadelesinin önemli eylemlerinden biri kabul edilmiş ve Uluslararası bir kadın platformunda 19 Mart 1911’de  8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasına karar verilmiştir. 16 Aralık 1977 tarihinde ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda  Dünya Kadınlar Günü olarak benimsenmiştir.

Dünya genelinde ve ülkemizde kadınların yaşadıkları sorunlara bakıldığında ne yazık ki 1800 lü yıllardaki gibi birçok sorunla karşılaştığını,

-Mültecilerin çoğunluğunun kadınlardan  oluştuğunu,

-Kadınların şiddete, tecavüze uğradığını, kadın cinayetlerinin çoğaldığını,

-Küçük gelinlerin giderek arttığını,

-Okur yazar olmayanların çoğunluğunun kız çocukları ve kadınların oluşturduğunu,

-Nüfusun yarısının kadın olmasına karşın TBMM’de kadınların temsil oranının çok düşük seviyelerde olduğunu,

-Çalışma alanında kadınların eşit işe  eşit ücret almasındaki  engellerin varlığını koruduğunu,

-İlk işten çıkarılanların, ilk ücretinde indirime gidilenlerin, ücretsiz izne çıkarılanların, çalışma koşulları ağırlaştırılanların, hamile kalınca ,anne olunca nerdeyse cezalandırılanların her işkolunda öncelikle kadınların olduğunu görüyoruz.

 

Ayrıca ülkemizde son yıllarda artan çocuk istismarı, tecavüzü ve cinayetleri bizleri çok üzmektedir.Anne ve çocuk birbirinden ayrılamayacak kadar bütündür.

Kamusal veya özel yaşamda kadınlara ve çocuklara fiziksel, cinsel, psikolojik acı, ıstırap veren ya da verebilecek olan eylemlere, tehditlere, zorlamalara, keyfi olarak özgürlükten, ekonomik gereksinimlerden yoksun bırakma  eylemlerine kısaca kadına ve çocuğa yönelik şiddete son verilmelidir!

 

Kadına ve çocuğa karşı şiddet ve istismara, haksızlığa, ölümlere son vermek amacıyla yapılan insan ve kadın haklarını koruyucu ulusal ve uluslararası  yasal düzenlemeler kağıt üzerinde kalmamalıdır!

 

Kadına yönelik ayrımcılığa son verilmelidir!

 

Kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurları korunmalıdır!

 

Kadına ve çocuğa şiddet önlenmeli,kovuşturulmalı, ortadan kaldırılmalıdır!

 

Kadın ve çocuğa yönelik şiddet kabahat değil insanlık suçu kabul edilmelidir!

 

Şiddet taciz tecavüz suçluları yargılanmalı, iyi hal, tahrik, saygın tutum indirimleri uygulanmamalıdır!

 

Kadına karşı şiddet ve istismara,haksızlığa,ölümlere son vermek amacıyla yapılan insan ve kadın haklarını koruyucu yasal düzenlemeler kağıt üzerinde kalmamalıdır. HER KADIN HAKLARINI BİLMELİ VE KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMELİDİR.

 

8 Martların; işçi emekçi kadınların birlik mücadele dayanışma günü, sorunlarının dile getirildiği çözüm arandığı günler olmasını diliyoruz.

 

Bass Sendikası olarak; herkesin ve daha çok kadının, en temel hak olan yaşama hakkının sağlanmasını, insana yaraşır, kadına yakışır iş koşullarında, insanca yaşamaya yeterli ücretlerle çalışabilmelerini, temel insan haklarının,  çalışma hakkının, sendikal hakların, sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik haklarının gerçek anlamda güvenceye alınmasını diliyoruz.

 

Siyasi otorite, artık zorunlu olarak alınması gereken  kararı verdi. Ülkemizin sınır güvenliğini sağlamak ve bölge ülkeleri için terör tehdidini ortadan kaldırmak için beklenen adımı  attı. Bu doğrultuda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınırımız ötesinde Afrin’e yönelik gerçekleştirdiği  “Zeytin Dalı Harekatı” nın; devletimizin varlığını, toprak bütünlüğünü, sınırlarımızı korumanın, terörü önlemenin, milletimizin huzurunu, bölgede güvenliği, istikrarı ve barışı sağlamanın gereği olarak  görüyor ve destek veriyoruz.

Masum insanları katleden ve bölgedeki tüm ülkelerin güvenliğine tehdit oluşturan  terör örgütlerine karşı hiçbirimiz sessiz kalmamalıyız. Ülkemiz Birleşmiş Milletler Sözleşmesinde yer alan meşru müdafaa hakkını kullanmakta, BM Güvenlik Konseyi terörle mücadele kararları doğrultusunda hareket etmektedir. Bu hakkı kullanırken Suriye’ nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine saygılı davranmakta, diğer taraftan da sivillerin ve masum insanların zarar görmemesine çaba göstermektedir.

Bölge insanları kardeştir, komşudur, medeniyet, kültür ve inanç benzerliklerimiz vardır. Zeytin Dalı Harekatı, bölgenin ülke ve insanları arasına barışı, huzuru, kardeşliği getirecektir. Harekat sürecinde kahramanca savaşan çoğu yirmili yaşlardaki askerlerimizi selamlıyoruz.  Bu uğurda canını veren Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor ve şükranlarımızı sunuyor, gazilerimize acil şifalar diliyoruz.

 

Ülkemizin sınır güvenliğini sağlamak ve bölge halkına, barış, huzur ve  istikrarı getirmek amacıyla, terör örgütlerine yönelik başlatılan Zeytin Dalı Harekatında kahramanca savaşan ve canını veren şehitlerimizin ve yaşam mücadelesi veren gazilerimizin annelerini saygıyla selamlıyoruz. Binbir emekle büyüttükleri, toz konduramadıkları, canından öte kınalı kuzularını askere gönderen, vatanı için seve seve canını veren tüm şehitlerin annelerini, yılın kadınları ilan ediyoruz.

 

Kadınların, dünya çapında şiddete, ayrımcılığa, eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşı; eşitlik, özgürlük, dayanışma, adalet ve barış için başlattıkları uzun soluklu yürüyüş ve mücadelelerinin simgesi olan 8 Mart’ı kutluyoruz  bir kez daha.

 

 

E-Bülten Üyeliği


En Son Yayın